February 08, 2025, 11:49:01 pm
Welcome,
Guest
. Please
login
or
register
.
1 Hour
1 Day
Forever
Login with username, password and session length
Home
Help
Gallery
Staff List
Login
Register
Gördüklerim Yaşadıklarım - Ermeni Konusu
Serbest Forum
>
Forum
>
Türkçe Forum
>
Tartışmalar, yorumlar
>
Gördüklerim Yaşadıklarım - Ermeni Konusu
Pages: [
1
]
2
3
Go Down
« previous
next »
Print
Author
Topic: Gördüklerim Yaşadıklarım - Ermeni Konusu (Read 1284 times)
Mod_1
Guest
Gördüklerim Yaşadıklarım - Ermeni Konusu
«
on:
April 24, 2010, 03:48:09 pm »
GÖRDÜKLERİM YAŞADIKLARIM
(Erzurum 1917-1918)
YARBAY TVERDOHLEBOV
Rus devrimi başlangıcından 12 Mart 1918 tarihinde Erzurumun
Türk birlikleri tarafından alınmasına kadar geçen sürede Ermenilerin
Erzurum şehri ve civarındaki yerleşim birimlerinde yaşayan Türklerle
ilişkileri hakkındaki notlar.
Bu notlar 2 nci Erzurum Kale Topçu Alayındaki durumun
notlarına ilavedir. Ayrıca bireysel doküman olarak da hizmet verecek
şekilde hazırlanmıştır.
Avrupa ve Rusya kamuoyunca da bilinen, şu anda devam eden
savaşa kadarki eski Türk-Ermeni düşmanlığı meselesi, muhtemelen
şimdiki göründüğü yerden çok farklı bir yerdedir.
Ermenilerin Türklere karşı nefretleri eskiden beri bilinmektedir.
Ermeniler daima kendilerinin mazlum ve ezilen bir millet olduklarını
iddia etmişlerdir. Her zaman kendilerini hiç suçları yokken sürgün
edilmiş, dinleri ve kültürlerinden dolayı ağır işkencelere maruz kalmış
bir millet olarak sunmayı başarmışlardır.
Ermenilerle aynı ortamlarda birlikte yaşamış ve ilişki kurmuş
olan Ruslar, onların medeniyet seviyeleri ve yetenekleri hakkında
tamamen farklı düşüncelere sahiptirler. Ermenileri oldukça yeteneksiz,
asalak, açgözlü, ancak başka bir milletin sırtından geçinebilen bir
millet saymak mümkündür. Sıradan Rus halkının yargısı daha basittir.
Rus askerlerinden pek çok kez şu cümleyi işitmişimdir. Ermeniler iyi
insanlar, Türkler bunları biraz kesmişler, ama iyi kesememişler;
topunu kesmeleri lazımmış.
Rus askeri birliklerindeki Ermeni askerler, en aşağılık, en adi
sınıftan sayılmışlardır. Bunlar, her zaman geri hizmetlerde görev
yapmak için gayret göstermişler, cepheden kaçınmışlardır.
Report Spam
Logged
Mod_1
Guest
Gördüklerim Yaşadıklarım - Ermeni Konusu
«
Reply #1
on:
April 24, 2010, 03:49:15 pm »
Ermeni askerler arasında, savaşın başlarında yaygın şekildeki kitlesel firar ve
savaştan kaçmak için çok fazla miktarda kendi kendini yaralama
olayları bu düşünceyi doğrulamaya yeterlidir.
Türk birlikleri Erzuruma girinceye kadar geçen son iki ayda
gördüklerim ve duydukların Ermenilerle ilgili her türlü tahmin ve
tasavvur sınırlarını fazlasıyla aşmıştır.
Erzurumun 1916 yılında Rus birlikleri tarafından alınmasından
sonra Ermenilerin ve askeri bir birlikte bulunmayan Ermenilerin, şehre
ve civarına girmelerine müsaade edilmemiştir. Düşünülerek yapılan bu
düzenleme, Erzurumun, 1 nci Kolordu Komutanı General Kalkinin emir-
komutasında bulunduğu süre zarfında uygulanmıştır.
İhtilalden sonra tüm engeller kalkınca, Ermeniler, Erzurum ve
çevresine geniş dalgalar hâlinde saldırmışlardır.
Saldırılarla eş zamanlı olarak istilacıların şehirde ve köylerde
ailelere yönelik bireysel yağmalamaları da başlamıştır. Rus birliklerinin
ve Rusların varlığı, Ermenilere, cinayet işleme imkânı tanımıyordu.
Katliam ve yağma, gizlice ve ihtiyatlı bir şekilde yapılıyordu.
1917 yılı ilkbaharında çoğunluğu Ermeni askerlerinden oluşan
Erzurum İhtilal İcra Komitesi, halkın elindeki silahları bulup el koymak
maksadıyla Erzurumda geniş kapsamlı bir arama faaliyeti düzenlemişti.
Arama faaliyetleri düzenli bir şekilde organize edilemeyince aramalar,
gemi azıya almış asker yığınının halkı yağmalamasına dönüşmüştü.
Ermeni askerleri muharebede zulmetmeye ve işkence yapmaya özellikle
çaba sarf etmişlerdir.
Bir gün atla Erzurumda dolaşırken, bir sokakta yaklaşık 70
yaşlarında hayli yaşlı iki ihtiyarı bir yere götürmekte olan bir asker
grubuna rastladım. Askerlerin başında, elinde demir çubuk tutan
Ermeni bir asker vardı. Yollar derin çukurlar ve çamurla kaplıydı.
Ağırlıklı olarak Ermeni askerlerden oluşan kalabalık, bu zavallı
ihtiyarları yol boyunca sokağın bir tarafından diğer tarafına çamurların
içerisinde yaka paça sürüklüyordu. İhtiyarlar çamura batıyorlar, tekrar
ayağa kalkıyorlar, onları tekrar sürüklüyorlar ve eziyet ediyorlardı.
İhtiyarlara sahip çıkmak için, bu insanlara insanca muamele
etmeleri konusunda kalabalığı ikna etmeye çalıştım. Elinde demir sopa
olan asker öfkeyle üzerime yürüdü ve avaz avaz bağırmaya başladı;
Siz onlara arka çıkıyorsunuz öyle mi? Onlar bizi kesiyor, sizse onlara
arka çıkıyorsunuz. dedi. Kalabalık da üzerime yürümeye başladı. O
sıralarda Rus askerlerinin disiplini o derece bozulmuştu ki, kendi
subaylarını döver hatta öldürür hâle gelmişlerdi.
Report Spam
Logged
Mod_1
Guest
Gördüklerim Yaşadıklarım - Ermeni Konusu
«
Reply #2
on:
April 24, 2010, 03:50:17 pm »
Durum kötüleşmişti.
Bir subay komutasındaki devriye kolunun gözükmesiyle durum birden
değişti. Ermeni askerler, bir anda ortadan kayboldular. Rus askerleri de
ihtiyarları herhangi bir şey yapmadan beraberlerinde götürdüler.
Rus ordusunun cepheden çekilmeye başlamasıyla birlikte, cephe
gerisinden keyfi olarak ayrılan başka milletlere mensup askerlerden
oluşan birlikler gelmeden önce, cephede kalan Ermenilerin, Türklere
yönelik katliam yapmaları tehlikesi ortaya çıkmıştı.
Ermeni aydınları böyle bir şeye asla müsaade edilmeyeceğine dair
teminat veriyorlardı, Herkesi, Ermeniler ve Türkler arasında iyi
komşuluk ilişkileri tesis edilmesine yönelik tedbirler alındığına
inandırmaya çalışıyorlardı.
Gerçekten de başlangıçta bunun böyle olacağı düşünülebilirdi.
İhtilal sonrasında Rus askerlerinin koğuş ve depo olarak kullandıkları
camiler temizlenmiş ve işgaline son verilmişti. Türklerden ve
Ermenilerden karma bir polis teşkilatı oluşturulmuştu. Ermeniler,
katiller ve yağmacılar için divan-ı harp kurulmasını ve ölüm cezasının
yürürlüğe konulmasını yüksek sesle talep ediyorlardı.
Tüm bunların sadece hile ve aldatmadan ibaret olduğu ortaya
çıkmıştı. Polis teşkilatına dahil olan Türkler, bu işten çok kısa sürede
ayrıldılar. Zira gece devriyelerine giden Türk polislerin akıbetlerinden
bilgi alınmamaya başlamıştı. Hatta çalıştırılmak için şehir dışına
götürülen Türklerden de haber alınamaz olmuştu. En sonunda teşkil
edilmesi başarılan divan-ı harp, kendilerini de idam ederler
korkusuyla, kimseyi yargılamıyor ve idam etmiyordu.
Tek tük olan yağma, katliam ve soygunlar çoğalmaya başladı.
Eski takvime göre Ocak ayının sonunda yani Şubat ayının başında,
şehrin ileri gelen Türk sakinlerinden Hacı Bekir Efendi, geceleyin
yağmacı Ermeni askerleri tarafından kendi evinde öldürüldü. Bunun
üzerine Ordu Komutanı General Odişelidze1, askeri birlik
komutanlarına katilin üç gün içinde bulunmasını emretti.
Report Spam
Logged
Mod_1
Guest
Gördüklerim Yaşadıklarım - Ermeni Konusu
«
Reply #3
on:
April 24, 2010, 03:52:40 pm »
Ordu komutanı sert ifadelerle; Ermeni askeri birlik komutanlarını
askerlerin ve genel anlamda Ermenilerin rezaletlerinden dolayı kınadı.
Ermeniler tarafından sivil halka uygulanan yağma ve şiddet sebebiyle
gücendiğini söyledi. Yol temizleme bahanesiyle Türklerin çalıştırılmaya
götürülmesine ve bu insanların pek çoğunun geri getirilmemesine
duyduğu öfkeyi belirtti.
1 Rus Kafkas Ordusu Komutanı olup, Gürcü Asıllıdır.
Ermenilerin, eğer zapt edilen Ermenistan
topraklarının gerçek sahipleriyseler, o zaman Ermeni halkının onurunu
düşünerek, bir millet olarak kanun çerçevesinde davranmalarını ve ayak takımı tarafından yapılan barbarlık ve vahşete izin verilmemesini
ifade etti. Aydın kesimin bunu yapmakla yükümlü olduğuna işaret etti.
Ermenilerin bu toprakların sahibi olup olmayacağının, Birinci Dünya
Savaşının sona ermesinin ardından uluslararası kongrenin bu
toprakları verip vermeyeceğinin bilinmediği bu dönemde, onların daha
ziyade hukuk kuralları çerçevesinde davranmalarını ve vahşete izin
vermemelerini anlattı.
Ermeni birlik komutanları, askeri birlik temsilcileri, oldukça
hassasiyet göstererek bütün halkın onurunun Ermeni ayak takımından
az sayıdaki uğursuzun yaptıklarıyla ilişkilendirilemeyeceğini, bu ayak
takımının Türklerden eski zorbalıklarının intikamını almaya
çalıştıklarını, fakat aydın kesimin tüm gücüyle buna müsaade
etmemeye gayret gösterdiğini içeren itirazlarını dile getirdiler. En
sonunda kendileri de, Ermeniler arasında, başıboş Ermenilerin kanun
dışı hareketleriyle kararlı ve kapsamlı mücadele yöntemlerini
uygulamaya geçirme kararlarını dile getirdiler.
Bundan bir süre sonra Ermenilerin Türklere yaptıkları Erzincan
katliamına dair haberler geldi. Bu vahşetin ayrıntılarını ordu
komutanım General Odişelidzeden öğrendim.
Bu olay şöyle gerçekleşmiş. Katliam bir doktor ve müteahhit
tarafından organize edilmiş. Yani her hâlükârda ayak takımından birisi
tarafından yönetilmemiş. Bu katliamı düzenleyenlerin soyadlarını tam
olarak hatırlayamadığımdan onların isimlerini yazamıyorum. 800den
fazla silahsız sivil öldürülmüş. Öldürülenler kendilerini korumak için
karşı koyarlarken yalnızca bir Ermeni ölmüş. İnsanları koyun gibi
kesmişler. Tutsak edip ölüme mahkum ettikleri insanlara kendi
elleriyle büyük çukurlar açtırmışlar. Bu çukurların başına insanları
gruplar hâlinde götürmüşler ve hayvan boğazlar gibi kestikten sonra
çukurlara doldurmuşlar. Çukur başındaki bir Ermeni arsız arsız
çukurdaki cesetleri sayarak Burası 80 kişi mi oldu? Bir on kişi daha
alır! Bir on daha kes! deyince, on kişi daha kesip çukura atmışlar ve
üstünü toprakla kapatmışlar.
Bu Ermeni müteahhit, sırf eğlence olsun diye bir binadan
Türklerin teker teker çıkmalarını emretmiş. Dışarı çıkanların kafalarını
keserek, böylece yaklaşık 80 kadar insanı katletmiş.
Report Spam
Logged
Mod_1
Guest
Gördüklerim Yaşadıklarım - Ermeni Konusu
«
Reply #4
on:
April 24, 2010, 03:53:40 pm »
Erzincan katliamından sonra iyi silahlanmış kaçak Ermeniler ve
Ermeni birlikleri Erzuruma doğru geri çekilmeye başlamışlar. Onlarla
birlikte lojistik destek hatlarında, hattı kürtlerin saldırılarından
korumak için görevlendirilen Rus topçu subaylarının da toplarıyla
birlikte geri çekilmesi gerekmiş.
Bu hatlardan birinde, muharebeye sokmak üzere birlik tutmak
ihtiyacı doğmuş. Bundan hoşnut olmayan ve orada durmak istemeyen
Ermeni askerler, bir evi geceleyin, içindeki subaylarla birlikte ateşe
vermişler. Subaylar canlarını zor kurtarmışlar. Pek çoğunun tüm sefer
teçhizatı kül olmuş.
Erzincandan Erzuruma ricat eden Ermeni sürüsü, yollarının
üzerinde önlerine çıkan tüm Müslüman nüfusu katletmişlerdi. Lojistik
destek hatlarından çekilen, muharebe teçhizatına dahil toplar üstü
kapalı at arabalarında naklediliyordu. At arabalarını, işlerini itina ile
yapan kiralık, sivil, silahsız kürtler idare ediyorlardı. Erzuruma
yaklaştıkça Ermeni kaçaklar ve askerler mola yerlerinde bu kürtleri
öldürmeye başladılar. Bu işi her seferinde subayların avludan evlere
girdikleri zamanı kollayarak gerçekleştirdiler. Subaylar gürültüleri
duyup koşarak dışarı çıktıklarında, kürtleri korumak için müdahale
edince, silahlı kalabalık onların üzerine yürümüş ve onları da aynı
şekilde tepelemekle tehdit etmişti.
Katliamlar hayvanî bir vahşetle yapılıyordu. Örneğin Teğmen
Mzivani Erzurum Garnizonu topçu subayları toplantısında, şöyle bir
olaya tanık olduğunu anlatmıştı: Ağır yaralı ve yerde can çekişmekte
olan bir kürde bir Ermeni askeri koşarak yaklaşmış ve ağzına bir sopa
sokmaya çalışmış. Dişleri sıkılı vaziyette ölmek üzere olan adamın
ağzına sopayı sokamayınca üstündeki elbiseleri çıkarmış. Ermeni,
ölmekte olan adamın çıplak karnına çizmesinin demir ökçeli
topuklarıyla vurmaya başlamış.
Ilıcada2 kaçmayı başaramayanların tamamı katledilmişti. Ordu
Komutanı [Odişelidze], boyunları kör bıçaklarla lime lime kesilmiş
çocuk cesetleri bulunduğunu söylüyordu.
Katliamdan üç hafta kadar sonra Ilıcaya giden Yarbay Gryaznov
26 Şubatta döndüğünde, bana, orada şöyle bir tabloyla karşılaştığını
anlatmıştı: Köylere giden yollarda ve sokaklarda parçalanmış cesetler
öylece yatıyor. Önden giden her Ermeni, mutlaka gördüğü cesede
tükürüyor ve küfrediyordu. Yaklaşık olarak 12-15 sajen kare (yaklaşık
55-70 metre kare) alandaki bir cami avlusunda 1.5 m yüksekliğinde,
öldürülmüş Türk - ihtiyar, erkek, kadın ve çocuk- cesetleriyle dolup
taşmıştı. Kadın cesetleri tecavüz izleri taşıyordu. Bazılarının cinsel
organlarına tüfek fişeği sokulmuştu.
2 Erzurum ili, Ilıca ilçe merkezi
Report Spam
Logged
Mod_1
Guest
Gördüklerim Yaşadıklarım - Ermeni Konusu
«
Reply #5
on:
April 24, 2010, 03:55:15 pm »
Yarbay Gryaznov, müfrezede bulunan iki Ermeni kursiyer kızı
camiye çağırmış. Bu kızlar, müfrezede telefoncu olarak çalışıyorlarmış.
Onlara Ermenilerin neler yaptıklarına iyice bakmalarını söylemiş. Bu
kızların neşeyle kahkahalar atmaya başlamaları, Yarbay Gryaznovun
çok garibine gitmiş.
Yarbay hiddetle öfkesini ve bununla birlikte duyduğu infiali
onlara ifade etmiş. Ermenilerin muhtemelen insan soyunun en
aşağılık, en vahşi ırkı olduğunu, hepsinin, hatta yüksek eğitim görmüş
kadınlarının, kızlarının bile yaşlı, muharip, ölüm dahil çok şey görmüş
geçirmiş bir subayın kanını donduracak bir görüntü karşısında,
neşeyle nasıl gülebildiklerini söylemiş. Ermeni kızlar, sinirlerinin
gevşemesinden dolayı güldüklerini söylemişler. Böyle bir izaha yarbay
ikna olmamış.
Ermenilerin Alacada3 yaptıkları vahşeti, Alaca Lojistik Destek
Komutanlığı müteahhidi, 27 Şubatta gördüğü manzarayı bana şöyle
anlattı. Ermeniler canlı bir Türk kadınını duvarın önünde çarmıha
germişler. Göğsünü yarıp kalbini çıkarıp başının üstüne çivilemişler.
Erzurumda ilk büyük çaplı katliam girişimi 7 Şubatta başladı.
Şimdi söylendiğine göre, topçu alayının askerleri 270 kadar Türkü
sokaklardan zorla toplamışlar. Bunları gasp etmişler ve niyetlerini
açıkça belli ederek kışla içerisindeki banyoya kilitlemişler. Ben kararlı
tutumumla 100 kadarını kurtardım. Şimdi öğrendiğime göre, bu
zulmün bana bildirildiğini ve kışlaya gelmekte olduğumu öğrenince,
diğerlerini de ben gelmeden önce salmışlar. Kurtulanların şahitliklerine
göre, bu münasebetsizliğe piyade birliğinden geçici görevle topçu
alayında görevlendirilen Ermeni Yedeksubay Karagadayev elebaşılık
etmiş. Onun bu olaydaki rolünü bugüne kadar hâlâ çözebilmiş
değilim.
O gün şehrin farklı bölgelerindeki sokaklarda birkaç Türk
öldürülmüştü.
12 Şubat günü istasyonda silahlı Ermeni grupları 10dan fazla
silahsız sivil Müslümanı kurşuna dizmişti. Bu grup, Müslümanları
kurtarmak isteyen subayları da ölümle tehdit etmişti.
Bu sıralarda Tafta müstahkem mevkisinde sebepsiz yere bir
Türkü öldüren bir Ermeni, benim emrim üzerine tutuklanmış ve hapse
atılmıştı. Bu sıralarda Kafkasya Ordusu Başkomutanı tarafından
Erzurumda devrimden önceki duruma uygun olarak, ölüm cezası
uygulama yetkisi de bulunan bir Divan-ı Harp kurulmasına müsaade
edilmişti.
3 Erzurum ili, Ilıca ilçesine bağlı köy.
Report Spam
Logged
Mod_1
Guest
Gördüklerim Yaşadıklarım - Ermeni Konusu
«
Reply #6
on:
April 24, 2010, 03:56:04 pm »
Ermeni subaylardan biri tutukluya onu asacaklarını söylediğinde
Ermeni, gücenmiş bir edayla itiraz etmiş, Bir Türk için bir Ermeninin
asıldığı nerede görülmüş? diye bağırmış.
Erzurumda, Ermeniler, Türk çarşılarını yakmaya başladılar. 17
Şubatta Topçu Alayının muharip unsurlarından birinin konuşlandığı
Tepeköyde4
tüm Müslümanların kimliği belirsiz kişiler tarafından
cinsiyet ve yaş ayrımı yapılmaksızın bütünüyle katledildiğini öğrendim.
Aynı gün Erzuruma gelen Antranike5, bu olay hakkında bilgi
verdim. Suçluların bulunması emri verdi. Ne sonuç alındığını şu ana
kadar bilmiyorum. Antranik, Rus topçu subay grubuna, asayişi ve
hukuk düzenini tesis edeceğine dair söz vermişti. Fakat onun sözleri,
gerek kendisinin, gerekse Doktor Zavriyevin, Güney Kafkasya
Hükûmeti tarafından bu amaçla gönderilmiş olmalarına rağmen,
vaatten öteye gitmemişti.
Şehirdeki kargaşa dinmişti. Tüm sakinlerinin ortadan
kaybolduğu civar köylerde sakin bir hava vardı. Ilıca yakınlarında
muharebelerin meydana geldiği günlerde, şehir genelinde, hararetli
bir şekilde Ermeniler Müslüman halkı tutuklanmaya başladılar.
Tutuklamalar, 25-26 Şubatta dikkat çekici seviyedeydi.
4 Erzurum ili, Merkez ilçesine bağlı köy.
5 Antranik Ozanyan, 1865te Şebinkarahisarda doğdu. Burada 1885 yılında kurulan
ihtilâl hareketine ilk katılanlardandır. Daha sonra İstanbula giderek Hınçaklarla
temasa geçti ve bir Türk polis şefini öldürerek Batuma kaçtı. 16 Mayıs 1895te 40
silahlı adamıyla birlikte Sasuna geçerek, Ermeni Seropun çetesine katıldı ve 1899
yılında Serop ölünce yerine geçti. Sasun çevresinde iki yıl içerisinde birçok Müslümanı
katletti. Hatta Ermeni köylerine girerek Ermenilere çeşitli işkenceler yaptı. Ruslar
Antranike silah ve mühimmat yardımında bulundular. 1906 yılında Bulgaristana gitti,
Balkan Harbinde, çetesiyle Edirne, Keşan, Malkara ve Tekirdağda Müslümanları
katletti. Birinci Dünya Savaşı esnasında Ermeniler, Kafkasyadaki gönüllü alaylarıyla
Rus ordusunun öncü kuvvetleri olarak harekete geçtiklerinde Selmas ve çevresindeki
Ermeniler, Antranik komutasında Ruslarla birlikte savaştılar. Antranik, 2 Mart 1918de
Rus generali üniformasıyla Erzuruma gelerek Erzurum Merkez Komutanlığı görevini
Albay Morelden devraldı. Burada büyük tahribat ve katliam yaptıktan sonra
Kafkasyaya kaçtı. Karabağ, Zengezur ve çevresinde, Ermenileri Türklere karşı
teşkilâtlandırdı. Mondros Mütarekesinin imzalanmasından sonra çetesini dağıtarak 15
Mayıs 1919da Parise gitti. Londra, Paris ve New Yorkta dolaşarak Türk topraklarında
büyük Ermenistanın kurulması için destek aradı. Yaptığı katliamları Türklerin üzerine
atarak, Türklerin Ermenileri katlettiği propagandası yaptı. Antranik 1927 yılında
Amerikada öldü. Bu tarihe kadar çiftçilikle uğraştı. Sovyetler Birliği cenazesini
Erivana kabul etmedi ve Parise gömüldü. Haluk Selvi; Anadoludan Kafkasyaya Bir
Ermeni Çete Reisi: Antranik Ozanyan Sekizinci Askerî Tarih Semineri Bildirileri, XIX.
ve XX. Yüzyıllarda Türkiye ve Kafkaslar, C.I, Gnkur. ATASE Bşk.lığı Yayınları, Ankara
2003. s. 459-473.
Report Spam
Logged
Mod_1
Guest
Gördüklerim Yaşadıklarım - Ermeni Konusu
«
Reply #7
on:
April 24, 2010, 03:56:54 pm »
26 Şubatı 27 Şubata bağlayan gece Ermeniler, Rus subaylarını
aldatıp Erzurumda katliam ve insanlık kıyımı yaptılar. Türk
birliklerinden kaçtılar.
Erzurumda o gece öldürülen Müslümanların sayısı 3.000e
yakındı. Daha açık konuşmak gerekirse, katliam tesadüfen değil,
önceden yapılan hazırlıklar ve tutuklamalarla, organize bir şekilde
gerçekleştirilmişti. Zaman zaten çok azdı, o kadar az sayıda güçleri
vardı ki, arazide sadece 2 topla üzerlerine gelen 1.500 kişilik düşman
kuvvetinin karşısında bile tutunamamışlar, çok sayıda kayıp
vermişlerdi.
Katliamı engelleme imkânı bütünüyle Ermeni aydınlarının
elindeydi. Bu katliam yaşandıysa, bundan sadece ayak takımı sorumlu
değildi. Son zamanlarda gözlemleme imkânı bulduğum kadarıyla, kitle
hâlindeki sıradan Ermeniler, kendi aydınlarının, özellikle de içlerinden
bazılarının emirlerine harfiyen riayet ediyorlardı.
Subay kadrosunun büyük çoğunluğunun Ruslardan, asker
kadrosunun tamamına yakınının Ermenilerden oluştuğu benim
alayımda, onların açıkça haydutluk faaliyetlerini önlemek maksadıyla,
münasebetsizlikleriyle en başından itibaren açık ve kararlı bir şekilde
mücadele edecek hiçbir gerçek gücümüzün olmadığını söylemem
yeterli olur herhâlde.
Hatta katliam gecesi, alayın araçlarının tekerlerinin bulunduğu
avluda sadece bir subay nöbetçiyken bile kiralık seyis kürtlerden hiç
birisi öldürülmemiştir. Maiyetimdeki subaylar bana bu şekilde rapor
vermişlerdi. Kürtler orada silahsız olarak bulunuyorlardı. Onların
birkaç adım ötesinde ise silahlı Ermeni askerleri vardı ve yaklaşık 40
kişiydiler.
İstisnasız bütün Ermeni aydınlarının suçlu olduğunu söylemek
istemiyorum ve yapamam da. Hayır. Böyle bir politika uygulamanın
yanlış olduğuna, bunların alçaklık olduğuna inanan bilinçli insanlar da
gördüm. Bu kişiler, kendi halkının hayvanca içgüdülerine isyan etmiş
hatta karşı koymuşlardı, fakat Ermeniler arasında bu tür insanların
sayısı nispeten azdı. Onlar da neredeyse hain ilan ediliyorlar ve
Ermeni davasına ihanet etmiş sayılıyorlardı. Geriye kalanlar ise ya
kendilerini insanların huzurunda doğrunun ve iyiliğin savaşçısıymış
gibi göstererip içlerindeki kurt melezliğini ne pahasına olursa olsun
gizleyerek riyakarlık maskesi takıyorlar, kendilerini bu konuyla alakalı
sayıyorlar, en nihayetinde Rusların serzenişlerine karşılık, açıkça; Siz
Russunuz ve hiçbir zaman Ermeni halkının ruhunu anlayamazsınız.
diyorlardı. Bu kişiler, ruh asaletinin tertemiz bir pırlanta gibi olduğunu,
hangi çerçevede bulunursa bulunsun pırlanta olarak kalacağını
anlamak istemiyorlar ve anlamayı da beceremiyorlardı.
Report Spam
Logged
Mod_1
Guest
Gördüklerim Yaşadıklarım - Ermeni Konusu
«
Reply #8
on:
April 24, 2010, 03:57:48 pm »
Rusların, Türklerin katlinden dolayı yaptığı serzenişlere ve infiale
karşılık; Bizzat Türklerin, Ermenileri karalamak için, bunları
yapmadıkları ne malum? Bu bir provokasyon olmasın? cevabını veren
bir başka grup daha vardı.
Olaylar, bizzat Ermeni halkına ve onun aydın kesimine ne tür
unsurların ve ne tür içgüdülerin galip geldiğini göstermiştir. Hiç kimse
olup biteni olmamış gibi sayamaz. Ermeniler rüzgâr ektiler, fakat
rüzgâr ekenin fırtına biçeceğini unuttular.
Erzurum ve Deve Boynu müstahkem Mevzii Topçu Başkan Vekili
ve Erzurum 2 nci Ermeni-Rus Kale Topçu Alayı Komutanı, Harp Esiri
Yarbay Tverdohlebov
16/29 Nisan 1918
Erzurum
Report Spam
Logged
Mod_1
Guest
Gördüklerim Yaşadıklarım - Ermeni Konusu
«
Reply #9
on:
April 24, 2010, 03:59:37 pm »
Erzurum 2 nci Kale Topçu Alayının teşkil edildiği günden,
Erzurumun 12 Mart 1918 tarihinde Türk birlikleri tarafından
alınmasına kadar geçen süredeki durumu anlatan notlar.
1917 yılının Aralık ayının ortalarında Kafkasya Rus Ordusu, Ordu
Komutanının ve Başkomutanın izni olmaksızın kendiliğinden cepheden
çekildi.
Orduyla beraber Erzurum Kale Topçu Alayı da gitti. Erzurum
topçusundan bir tek Erzurum ve Deveboynu6 Müstahkem Mevki topçu
karargâh idare subayları ve çekilen alaydan yaklaşık 40 kadar subay
kalmıştı.
Bu subaylar, Rus askerleri tarafından terk edilen toplarının
başında vazife icabı kalmışlardı. Diğer subaylar gitmişlerdi.
Müstahkem mevkideki topların sayısı 400den fazlaydı. Topları
bölgeden çekecek kuvvet yoktu. Toplar, öylece mevzide kalmışlardı.
Subaylar, vazifelerine duydukları vicdani görev bilinciyle toplarının
başında kalmışlardı. Ordu Komutanının ne zaman ayrılacaklarına veya
yeni askerler gönderileceğine dair bir emrini beklemeye başlamışlardı.
Birinci alayın gitmesiyle beraber, eş zamanlı olarak onun yerine,
kalan subaylardan 2 nci Erzurum Kale Topçu Alayı teşkil edildi.
Ordunun cepheden çekilmesiyle birlikte, Erzurumda devrim yoluyla
kendilerini Ermeni Askeri Birliği diye adlandıran bir Ermeni birliği
oluşturuldu.
6 Erzurum ovası ile Pasinler ovası arasında bulunan mevkidir.
Bu birlikten, o sıralarda, Ordu Komutanına yeni topçu alayı emrine vermek üzere tamamı acemi, yaklaşık 400 Ermeni
gönderildi. Gönderilenlerin bir kısmı hemen kaçtı. Geriye kalanlar ise
nöbet ve batarya mevzilerinin korunmasına ancak yetiyorlardı.
Ordunun cepheden çekilmesinden bir süre önce, özellikle de
Kuzey Kafkasyada7 iç savaş başladığında, kendini Güney Kafkasyada8
Güney Kafkasya Komiserliği9
diye adlandıran geçici bir hükûmet
kurulmuştu.
Güney Kafkasya Komiserliği, bağımsız bir hükûmet
olmadıklarını, bilakis sadece düzen tesis edilinceye kadar merkezi Rus
iktidarını geçici olarak değiştirdiklerini, Güney Kafkasyanın Rusyanın
bir parçası olarak kalmaya devam edeceğini ilan etti.
Report Spam
Logged
Mod_1
Guest
Gördüklerim Yaşadıklarım - Ermeni Konusu
«
Reply #10
on:
April 24, 2010, 04:00:31 pm »
Komiserlik 18 Aralık 1917 tarihli kararname ile çekilen ordunun
yerine yeni bir ordunun tesis edileceğini; tesis temelinin milliyete
dayandırılacağını; Rus, Gürcü, Ermeni, Müslüman Kolorduları ve Rum,
Asuri, Oset vb. gibi diğer küçük milliyetlerden de küçük birlikler
oluşturulması gerektiği ilan etti.
Erzurum ve Deveboynu Müstahkem Mevkileri topçusunun hangi
milliyetlerden oluşacağı meselesi açıklığa kavuşturuluncaya kadar
topçular karma bir hâlde kaldı. Komuta heyeti tamamen Ruslardan,
askerler ise Ermenilerden oluşuyordu. Topçu alay komutanı ve ana
subay kadrosu Rustu ve bu sebeple hiç kimse bu topçu birliklerini
Ermeni birlikleri olarak kabul edemezdi. Bu topçu birliklerinin Ermeni
olduğuna dair hiç kimse emir vermemiştir. Bu birlikler, eski Rus
isimlerini taşımaya devam etmişlerdir. Biz hepimiz, Rus topçu
birliklerindeki bu birliklerde hizmet ettik. Rus hazinesinden maaşımızı
aldık, Rus Ordu Komutanının, Başkomutanının emrinde çalıştık. Alay
bünyesinde Ermeni kilisesi değil, Rus kilisesi ve Rus din adamı vardı.
Rus Ordusunun çekilmesinin üzerinden henüz iki ay geçmişti.
İkmal askerleri gelmiyordu. Diğer milliyetlere mensup birlikler de
Erzuruma gelmemişlerdi. Alayda disiplin tesis edilemiyordu. Askerler
firar etmeye devam ediyorlar, sivil halkı yağmalıyorlar, artık subayları
tehdit ediyor ve açıktan açığa itaatsizlik gösteriyorlardı.
7 Kafkas Dağlarının kuzeyindeki bölge Kuzey Kafkasya olarak adlandırılmaktadır.
8 Kafkas Dağlarının güneyindeki bölge Güney Kafkasya olarak adlandırılmaktadır.
9 Rus ihtilalinden sonra 11 Ekim 1917de Tifliste Kafkas ötesinde bulunan bütün
partiler, örgütler, asker komiteleri ve ordu komutanlarının da katıldığı bir toplantı
yapılarak geçici bir hükûmet kurulması kararından sonra, Gürcü, Azeri ve Ermenilerin
de katılımıyla federatif bir yapı olan Güney Kafkasya Komiserliği oluşturulmuştur.
İzzet ÖZTOPRAK. Maverayı Kafkas Hükûmeti. Sekizinci Askeri Tarih Semineri
Bildirileri I. Ankara: Genelkurmay Basımevi, 2003, s. 127.
Report Spam
Logged
Mod_1
Guest
Gördüklerim Yaşadıklarım - Ermeni Konusu
«
Reply #11
on:
April 24, 2010, 04:01:33 pm »
Erzurum Garnizon Komutanlığına Albay Torkom atanmıştı.
İşittiğim kadarıyla bir Bulgar Ermenisiydi.
Ocak ayının ortalarında, Ermeni piyade birliklerinden birkaç er
geceleyin Erzurumun önde gelenlerinden ve herkes tarafından saygı
gösterilen birinin evini yağmalayarak bu kişiyi öldürdüler. Öldürülen
Türkün soyadını hatırlamıyorum.
Ordu Komutanı General Odişelidze makamında bütün müstakil
birlik komutanlarını topladı ve sert bir şekilde katillerin üç gün
içerisinde bulunmasını emretti. Bu arada Ermeni subaylara, Ermeni
askerlerin bu tür davranışlarının, tüm Ermeni halkını zan altında
bıraktığını ve Ermeni halkının onurunun suçluların bulunmasını
istediğini söyledi. Bunun yanısıra Ermeni askerlerin şehirde yarattıkları
her türlü zulüm ve tecavüze kararlı bir şekilde son verilmesini emretti.
Aksi takdirde kendilerini savunmaları için Müslüman halka silah
dağıtmak zorunda kalacağını sözlerine ekledi.
Albay Torkom gücenmiş bir eda ile tüm Ermeni halkının hiç de
böyle olmadığını, birkaç uğursuz yağmacının hareketlerinin bütün
millete mal edilmemesi gerektiğini, bütün bir milletin onurunun
zedelenmesine hizmet edemeyeceğini söyledi.
Birlik komutanları, Ordu Komutanından disiplin kanununun,
Divan-ı Harbin ve ölüm cezalarının yürürlüğe konulmasını istediler.
Ordu komutanı, ölüm cezalarının yürürlüğe girmesinin kendi yetkisi
dahilinde olmadığını, fakat disiplin kanununun uygulanması
konusunda yazılı teklifte bulunulduğunu söyledi. Katillerin bulunup
bulunmadığını bilmiyorum.
Ocak ayının sonunda, eğer yanılmıyorsam ayın 25 inde Albay
Torkom garnizon birliklerine dua töreni ve 21 pare top atışı da yapılan
bir geçit resmi düzenletti. O, bunu, garnizonun moralini artırmak ve
şehir sakinlerine garnizonun gücünü göstermek ihtiyacı olarak izah
etmişti. Ordu Komutanı General Odişelidzenin de hazır bulunduğu
geçit resminde, Albay Torkom elindeki not kâğıtlarından, bizim
bilmediğimiz için hiçbir şey anlamadığımız, Ermenice bir konuşma
yaptı.
Report Spam
Logged
Mod_1
Guest
Gördüklerim Yaşadıklarım - Ermeni Konusu
«
Reply #12
on:
April 24, 2010, 04:02:21 pm »
Sonradan anlaşıldı ki, bu konuşmasında Albay Torkom, bana
söylendiğine göre, Ermeni Otonomisini açıkça ilan etmiş. Kendisini de
bu otonominin yönetici çarı olarak adlandırmış. Ordu Komutanı bunu
öğrenince, Albay Torkomu Erzurumdan uzaklaştırdı.
Bundan biz, iktidarın her ne olursa olsun, Ermeni istiklâli fikrine
izin vermediğini anlamıştık. Pek çok kez Ermeni idarecilerin, Ordu Komutanlığı Karargâhındaki makamlardan, Erzurum ve civarındaki
bütün depolardan ve cephede Ermeniler tarafından Rus Ordusundan
alınan malzemelerin tamamıyla Ermenilerin mülkiyetine
devredilmediğine, sadece geçici olarak verildiğine, henüz diğer
birliklerin bulunmaması sebebiyle korunması ve muhafazası için
onların idaresine verildiğine dair uyarılar aldığını işitmiştim.
Bu olaylarla eş zamanlı olarak, Erzincanda, Ermenilerin sivil
Türk halkı her türlü vahşetle katlettiklerine ve daha sonra Erzincana
taarruz eden Türk birliklerinden kaçtıklarına dair söylentiler kulağımıza
geldi. Ordu Komutanlığının elde ettiği bilgilere ve Erzincandan gelen
Rus subaylarının anlattıklarına göre, 800 kadar Türk katledilmiş.
Ermenilerden ise Türklerin kendilerini korumak üzere karşı koymaları
sırasında sadece bir kişi ölmüştü. Erzurum yakınlarındaki Ilıca
köyünde de silahsız sivil halkın katledildiği anlaşılmıştı.
7 Şubat günü öğleden sonra sokaklarda polislerin ve askerlerin
Türk erkeklerini toplayarak gruplar halinde bir yerlere sevk ettikleri
dikkatimi çekti. Sorularıma, bu kişilerin demiryolunda biriken karları
temizleme işi için toplandığı cevabını verdiler.
Yaklaşık saat 15.00te Rus topçu subaylarından biri-Teğmen
Lipskiy-, telefon açarak, Ermeni askerlerin, sokaktan altı Türk erkeğini
yakaladıklarını, onları Alay kışlasındaki avlunun bir köşesinde
sorguladıklarını, dövdüklerini ve bu olayın muhtemelen cinayetle
sonuçlanacağını rapor etti. Teğmen bu Tüklere yardım edememiş.
Zira, Ermeni askerler, Türkleri kurtarmaya yeltendiği için, Teğmeni
silahla tehdit etmişler. Orada bulunan bir Ermeni subayı da askerlere
karşı koymayı reddetmiş.
Derhâl, dairemin yakınındaki üç Rus subayı yanıma aldım ve
tutsak Türkleri kurtarmak için yola koyuldum. Kışlanın yakınlarında,
telefonla bana rapor veren Teğmen ve sokakta Ermeniler tarafından
yakalanan bir Türk tanıdığını aramakta olan Erzurum Belediye Başkanı
Stavrovskiy karşıladılar.
Report Spam
Logged
Mod_1
Guest
Gördüklerim Yaşadıklarım - Ermeni Konusu
«
Reply #13
on:
April 24, 2010, 04:03:07 pm »
Askerlerin silahla kışlanın avlusuna girmelerine engel olduklarını
söylediler. Biraz daha ilerledik. Kışlaya yaklaştığımızda, 12 kadar
Türkün korku ve dehşete kapılmış bir hâlde avlu kapısından çıkarak
kaçıştıklarını gördük. İçlerinden birini tutmayı başardık, fakat tercüman
olmadığı için olanı biteni soruşturamadık. Bir engelle karşılaşmadan,
kışla avlusuna girdim. Askerlerden, sokaktan toplanan masum kişilerin
nerede bulunduklarını göstermelerini istedim. Kışlada halktan hiç
kimsenin bulunmadığı cevabını verdiler. Kışla binalarında arama
yapmaya başladım. Kışla hamamına kilitlenmiş, korku ve dehşet içindeki 70ten fazla Türkü buldum. Vakit geçirmeksizin kısa bir
soruşturma yaptım. Hemen herkesin elebaşı olarak işaret ettiği altı
askeri tutukladım. Alıkonulan Türklerin tamamını ise serbest bıraktım.
Burada, kışlanın yanı başında, evlerden birinin çatısında aynı
gün kimliği belirsiz Ermeni bir asker tarafından açılan tüfek atışıyla
sebepsiz yere zavallı, hasta, sivil bir kişinin öldürüldüğünü öğrendim.
Ne yazık ki, bu olanlarla ilgili olarak ve tarafımdan kurtarılan
sivillerin isimlerinin de bulunduğu tutanak, Erzurumun 12 Martta
Türk Birlikleri tarafından alınışı sırasında Topçu Komutanlığının diğer
evraklarıyla birlikte kayboldu. O gün, orada bulunan, zorla tutulan
sivillerden sorularak bu olay aydınlatılabilir. Zira, ben hâlâ, her gün,
şehrin sokaklarında, her karşılaşmamızda hayatlarını kurtardığım için
minnet ve şükranlarını ifade eden insanlara rastlıyorum. Onları Başkan
Stavrovskinin yanında kâtip olarak çalışmış tercüman Ali Bey Pepenov
da tanır. Zira o, o sırada tutanak için onların listesini tanzim etmişti.
Soruşturma, Piyade Birliklerinden Topçu Alayının emrine verilmiş
olan Ermeni Yedek Subay Karagadayevin bu mesele ile ilgisi
olduğunu gösterdi. Karagadayev, serbest bırakılan Türklerin
ifadelerine göre, onların üzerlerinin aranması işine elebaşılık yapmış
ve askerler tarafından alınan bazı eşyalara da el koymuştur.
Karagadeyev o sırada tutuklandı ve mahkeme gününe kadar hapse
atıldı.
Akşamleyin bölge komiseri Bay Glotov ve yardımcısı Bay
Stavrovskinin de hazır bulunduğu bir ortamda, her şey Ordu
Komutanına rapor edilmişti. Aynı gün şehirde Ermeniler tarafından
birkaç tek tük cinayet işlenmiş ve pazarlardan birinde yangın
çıkarılmıştı.
Report Spam
Logged
Mod_1
Guest
Gördüklerim Yaşadıklarım - Ermeni Konusu
«
Reply #14
on:
April 24, 2010, 04:03:55 pm »
Genel olarak bu dönemde şehrin farklı mahallelerinden ve
çevreden, Ermeniler tarafından silahsız, sivil Türk vatandaşlarının tek
tek katledildiğine dair haberler geliyordu.
Tafta10 İstihkâmı yakınlarında, bir Türkü öldürmüş olan Ermeni askeri, benim emrim
üzerine tutuklanarak Merkez Komutanına teslim edildi.
10 Erzurum merkeze bağlı Dumlu bucağının bir köyü. Bugünkü adı Gökçeyamaçtır
Türkler, çalışmaya gönderilen Türklerin pek çoğunun geri
dönmediklerini, ortadan kaybolduklarını söylüyorlardı. Şehir yönetimi,
bunları Ordu Komutanına rapor ediyordu.
Ermeniler tarafından zorla tutulan Türklerin tarafımdan
kurtarılmasından bir gün sonra biz, üst subaylar; Topçu Komutanı,
ben, Topçu Komutanlığı Seferberlik Şube Müdürü, Ordu Komutanına, Erzurum Müstahkem Mevki topçularının tamamının Erzurumdan
ayrılmasına müsaade etmesi isteğimizi içeren bir rapor sunduk. Zira,
muharip olarak burada hiçbir fayda sağlayamıyorduk. Lüzumlu da
değildik. Ermenilerin vahşetlerini engellemeye gücümüz yoktu.
Ermenilerin zulümlerinin, kendi isimlerimizle gizlenmesini bir saniye
olsun, hiç mi hiç istemiyorduk.
Ordu Komutanından, Türk Ordu Komutanı Vehip Paşanın11
şifreli telgrafla, birliklerine Erzincanı almalarını, Ruslar tarafından
savaş hukuku gereği işgal edilen topraklarda Rus birlikleriyle temas
sağlanıncaya kadar ilerlemeleri emrini verdiğini, Ermenilerin bu
bölgelerde sivil Türk halka vahşet ve katliam uyguladığı konusunda
kendisini bilgilendirdiğini öğrendik.
Bu ilerleyiş üzerine Güney Kafkasya Komiserliği, Türkiyeye barış
imzalama teklifinde bulundu. Şifreli telgrafla Türk Ordu
Komutanından, kendisinin ve ordusunun büyük bir memnuniyetle
barış teklifini kabul ettiklerini, fakat bu meselenin çözümünün, Güney
Kafkasya Komiserliğinin önerisini arz ettiği Türk Hükûmetinin kararına
bağlı olduğuna dair bir cevap alındı.
Report Spam
Logged
Pages: [
1
]
2
3
Go Up
Print
« previous
next »
Jump to:
Please select a destination:
-----------------------------
Български Форум
-----------------------------
=> Дискусии, коментари
=> Мястото на Atilla Blazhev
-----------------------------
Türkçe Forum
-----------------------------
=> Tartışmalar, yorumlar
=> Teo'nun Köşesi
-----------------------------
Култура и Изкуство / Kültür Sanat
-----------------------------
=> Култура и Изкуство / Kültür Sanat
-----------------------------
Помак Форум
-----------------------------
=> Помак Форум
-----------------------------
Forum in English
-----------------------------
=> Forum in English
Powered by
EzPortal
Loading...