Serbest Forum
March 22, 2025, 09:04:42 pm
Welcome, Guest. Please login or register.

Login with username, password and session length
 
  Home Help Gallery Staff List Login Register  

TÜRK ÜLKÜSÜ

Pages: 1 [2] 3 4   Go Down
  Print  
Author Topic: TÜRK ÜLKÜSÜ  (Read 4343 times)
OTTOMAN
Hero Member
*****

Karma: +0/-1
Posts: 978



« Reply #15 on: September 19, 2010, 01:54:30 pm »

VEDA

 Genç Türkçülere seslenen Atsız: “Bugünkü şartlar içinde Türkçülerin yapacağı hareketlerin başında hepsinin kendi meslek alanında çalışarak yükselmesi gelir” der.

Çok eleştiri aldığı “ırkçılık” meselesi üzerine de bu bölümde açıklık getirir:

“Türkçülük bütün Türklerin tek devlet halinde birleşerek her bakımdan bütün milletlerden ileri ve üstün olması ülküsüdür.
Bunun değişmez iki ana unsuru vardır: Irkçılık, Turancılık.
Irkçılık ilk önce bir milli savunma vasıtasıdır. Türkeli’ndeki azınlıkların kendi aralarında gizlice yürüttükleri ırk şuuruna karşı bir korunma tedbiridir. Türkiye’deki Selanik dönmeleri Türkleşmemek için asırlardır gizli tedbirler alırken, hiçbir kültürü ve mazisi olmayan birtakım küçük millet ve cemaatler Soyadı Kanununun sarahatine rağmen, kendi soyadlarına kadar saklayıp ırkçılık yaparken, Yahudiler İsrail’in hakiki vatanları olduğunu türlü şekillerde ispat ederken Türkler de hiç şüphesiz devletin hakiki sahibi olarak bazı tedbirler almakta haklıdır. ”

“ Irkçılık aynı zamanda bir hıfzıssıhha meselesidir. Karışmak daima üstün tarafın aleyhine olduğundan üstün bir ırk olan Türk ırkı, aşağı ırklarla karıştığı zaman, ortaya çıkan melezlerde Türk’ün bazı üstün vasıfları kaybolmakta, aşağı ırkın iptidai vasıflarından bazıları onun yerini tutmaktadır. Birer müspet ilim olan antropoloji ve rasyolojinin ortaya koyduğu bu hakikatlerden siyasi düşüncelerle vazgeçemeyiz. İlim ve hakikat siyasetin oyuncağı olamaz” diyerek aslında ırkçılık yapmadığını, kendisinin savunduğu görüşleri zaten bilimin de onayladığını söyleyip, tezini sağlam temellere oturtmaya çalışmaktadır.

“Irkçılık en nihayet bir tarihi şuur meselesidir. En eski Türk devletlerinden başlayarak kısa ömürlü cumhuriyet devrinin sonuna kadar gördüğümüz binlerce örnek, devlette mühim mevkilere geçirilen yabancı kanlıların ihanetlerini göstermektedir.


Bütün bunlara bakarak Türkçüler, ırkçılığı değişmez bir prensip olarak kabul etmişlerdir. Fakat bu ırkçılık, ırkçılığın ne olduğunu bilmeyen veya bilmemezlikten gelenlerin ileriye sürdüğü gibi insanları ölçüden ve laboratuar muayenelerinden geçirerek hangi milliyete mensup olduklarını tayin manasına gelmez. Hemen hemen her ırk başka ırklarla karışmıştır. Bundan bir şey çıkmaz. Çünkü tabiat bir müddet sonra melezliği tasfiye eder. Fakat bir ırk mütemadiyen başka ırklarla karışmakta devam ederse bir zaman sonra, bir daha düzelmemek üzere bozulur.

Irkçılık tehlikelidir diye bağıranlar dünyadan haberi olmayan birtakım zavallılardır. Dünyanın her yerinde hatta ırkçılık düşmanlığını kısmen bizim gafillere aşılayan İngiltere Ve Amerika’da bile mükemmel birer ırkçılık vardır” sözleriyle ırkçılığın kötü olduğunu savunanlara dünyadan örnekler verir.

 
Atsız ırkçılık konusu üzerine o denli çok görüş bildirmiştir ki, görüşlerini sorularla da desteklemek ihtiyacı duymuştur:

“Irkçılığın aleyhinde bulunanlara şunu sormalı:
—Kendinizi Çingene ile bir tutar mısınız? Bir Çingene ile evlenir misiniz? Çingene bir gelin veya damat kabul eder misiniz?
Evet derlerse mesele yok. Hayır derlerse ırk tefriki yapıyorlar demektir. Onların yalnız Çingenelere karşı yaptığı bu ayırmayı biz başkalarına karşı da yapıyoruz. ”

Irkçılığı bir de örf ve ananelerimiz üzerinden değerlendirir:

“Irkçılık, Anadolu Türklerinin içinde örf olarak yaşamaktadır. Köy ve kasabalarda kaç yıl hatta asır önce oraya gelmiş olan bir yabancının bugünkü ailesi hala yabancı sayılmaktadır. Tamamıyla Türkleşen, Türkçeden başka dil bilmeyen ve kendisini başka bir millete mensup saymayan bu türlü insanlara yabancı gözüyle bakmak Anadolu Türklerindeki kuvvetli şuuru gösterir. Demokrasinin bir “çoğunluk arzularının tahakkuku sistemi” olduğu unutulmamalıdır. ”


Kısaca Turancılık fikrine de değinen Atsız, ”Turancılık bütün Türklerin birleşmesi düşüncesidir” der.

“Sebebi her ne olursa olsun başka milletlerin hâkimiyeti altına düşmüş olan bu Türkleri bir tek devlet halinde toparlamak düşüncesi kadar haklı ve makul ne olabilir? Dünyadaki bütün milletler, yabancı hâkimiyeti altında kalmış olan millettaşlarını kurtarmak gayesini güderken Türkler neden aynı dileğin arkasında koşmasın? Yaratılıştan devlet kurucu olan Türkler için bu kadar büyük bir devleti kurup yaşatmak hayal değildir. Tren, otomobil, uçak, telgraf, telefon ve radyonun olmadığı zamanlarda bile Türkler büyük devletler kurup asırlarca yaşatmışlardır. ”

“Bütün Türkleri kurtarmak milli hakkımızdır. Milli hakkımız olmasa bile bize karşı duyulan bu büyük sevgiden sonra insani vazifemiz haline gelmiştir. Milletleri büyüten şeyler milli ve insani asil hareketleridir. Zulüm altında inleyen tutsak Türkleri kurtarmak için yapılacak fedakârlıktaki ihtişam o kadar parlaktır ki bu parlaklık, Türklüğün ölmezliğinin senetlerinden biri olacaktır. ”

Atsız‘ın en büyük hayali ve isteğini anlamamız yönünde bize ışık tutan bu dizelerin ardından, yazının sonunda Türkçülere hitap etmeyi unutmaz:

“Türkçüler! Sıkı saflar halinde birleşerek ve başka her düşünceyi geride bırakarak ateş yağmuru altında döküle döküle fakat bir an durmadan Moskof’ a karşı Köprüköy taarruzunu yapan Türk alayı gibi ülküye doğru ilerleyiniz! Bu ilerleme sırasında düşenlere bakmak için bile bir an kaybetmeyiniz! Onları mukadderata, tarihin şeref yaprağına ve Tanrıya bırakarak yürümekte devam ediniz ve en büyük kahramanlığı yapsanız bile en küçük karşılığını beklemeyiniz!
Tanrı Türk’ü korusun!.”
Report Spam   Logged
Pages: 1 [2] 3 4   Go Up
  Print  
 
Jump to:  

Powered by EzPortal
Bookmark this site! | Upgrade This Forum
Free SMF Hosting - Create your own Forum

Powered by SMF | SMF © 2016, Simple Machines
Privacy Policy